CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında konuşma yaptı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
128 milyar dolar nerede?
“Türkiye’nin hakkını savunuyorum. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı için haftalardır ‘128 milyar dolar nerede?’ diye soruyorum, cevap yok! Bu soruyu sormak; vatandaşın hakkını, hukukunu aramak bizim görevimizdir. Bu bir namus borcudur. Yediğimiz her lokmanın helal olması için biz bu soruyu sormak, onlar da cevaplamak zorundalar.
Allah şahittir hesabını soracağım. Bu ülkede görülmemiş bir şekilde Merkez Bankası devre dışı bırakılarak 128 milyar dolar birilerine peşkeş çekildi. Kodamanlara sattılar. Buradan milletime söz veriyorum; sandık gelecek, iktidar olacağız ve o kodamanlara 128 milyar doların hesabını soracağım.
Bir de ülkede demokrasi var diyorlar! ‘İl ve ilçe başkanlarımız kendi binalarına pankart assınlar’ dedik. Valiler, savcılar, hakimler seferber oldular! Polisler vinçlerle geldiler, bizim afişleri indirdiler. Billboard kiraladık. Para verdiğimiz halde kimse cesaret edip, yayınlamadı.
Neden indiriyorlar? Biz “128 milyar nerede?” diyoruz, kaldırıyorlar. Bu ne demektir? Korkuyorlar. Millet öğrenmesin istiyorlar! Çünkü hesabını veremiyorlar! Yargı da savcılıklar da askıya alındı. Ben bu milletin, fakir fukaranın hakkını savunmayacaksam neden siyaset yapıyorum?
İşin şakası yok. Yönetemiyorlar. 21’inci Yüzyıl’ın Türkiye’sinde insanlar dağıtılan patates için kavga ediyorlar, birbirlerini eziyorlar. Ekonomik buhranla karşı karşıyayız. İnsanlar intihar ediyorlar. 128 milyar dolar Merkez Bankası’nın kasasında olsaydı bugün, Türkiye’nin itibarı, Türkiye’nin ekonomisi farklı bir yerdeydi.
128 milyar dolar kimindir?
- Markette alarm takılan bebek mamasını alamayan annenindir!
- Dükkanını kapatıp, evine mahcup giden esnafındır!
- Yıllarını verdiği dükkanını kapatan vatandaşındır!
- Lokantada çalışan işçinindir!
- Salgın koşullarında alın teriyle çalışan emekçilerindir!
- Toprağı işleyen ve üreten çiftçindir!
- Sevdiklerini bırakıp, “bir can daha kurtarabilir miyim?” diyen sağlıkçılarındır!
- Hakları verilmeyen polislerindir!
Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Biraz da gülelim: 128 milyar dolar nerede?
- Erdoğan: ‘Para Merkez Bankasında!’ diyor!
- Cumhurbaşkanı danışmanı olan jöleli arkadaş, ‘Hiçbir zaman satılabilir rezervimiz olmadı’ diyor!
- Nurettin Canikli: ‘Hane halklarının evinde. Sizin aklınız nerede?’ diyor!
- AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanı, ‘kasada’ diyor!
- Cumhurbaşkanı baş danışmanı, ‘128 milyar dolar hesabını nasıl yaptıklarını bilmiyorum ve bu hesaba ulaşamıyorum’ diyor!
- Mahir Ünal’ın zaten dolardan hiç haberi yok!
- Lütfi Elvan ‘Bilgi kirliliğinin ortadan kaldırılması için verilerin yayınlanmasında fayda görüyorum’ diyor
Beyefendi vatandaşı görmüyor. Erdoğan öyle bir yerde oturuyor ki, vatandaşa yalan söylüyor. ‘Ay’a gideceğiz, meraklanmayın’ diyor. Sen Ay’a gideceğine, otur vatandaşın bir karnını doyur kardeşim!
Pandemi
Covid-19 salgını Türkiye’de Şubat’ta yükselmeye başladı! Mart, Nisan derken en yüksek noktaya geldi. Bir günde 341 vatandaşımız hayatını kaybetti. Devleti yönetenlerin örnek olması lazım ama o ‘Salon lebâleb doldu’ diye övünüyor.
Keyfi bir yönetim var. İnsanlar hayatlarını kaybediyor, yoğun bakımlarda yer yok, torpilin varsa yer bulabiliyorsunuz. Sağlık Bakanı, ‘84 milyon sorumludur’ diyor. Milleti perişan ettiniz. Kahvede dört kişi kâğıt oynasa ceza yazıyorsunuz da on binleri toplayıp, kongre yapıyorsunuz. Bunların hesabını soracağız.
Salgını siyasi malzeme yapmadık. Vatandaşlarımızın salgından sağ salim kurtulması için herkesin üzerine düşen görevler var. Biz yanlışlar varsa söyledik. Nelerin yapılması gerektiğini de ifade ettik. Çünkü her bir vatandaşımızın canı bizim için çok değerli.
Salgınla mücadelenin ekonomik boyutu var. Nelerin yapılması gerektiğini söyledik. ‘İsraftan vazgeçin, tasarruf yapın. Herkes fedakarlıkta bulunuyor, sizler de fedakarlıkta bulunun’ dedik. Hatta ‘Merkez Bankası kontrollü şekilde karşılıksız para basabilir’ önerisini de yaptık. Çünkü biz herkesin bu salgını en az hasarla atlatmasını istedik.
Esnafa, çiftçiye, emekliye ne verildi? Bu soruyu iktidara değil, AK Parti’ye ve Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy veren vatandaşlarıma soruyorum! ‘Bu insanların çoluk çocuğu var. Nasıl geçinecekler?’ dedik. 3 ay 1000’er lira verdiler.
Sarayda oturanlar fedakarlık yapmadılar. Kahvecisi, simitçisi, manavı, pastacısı, taksicisi, kantincisi, servisçisi üzerine düşeni yaptı. Sarayda oturanlar ve onların beslemeleri hiçbir fedakârlık yapmadılar.
Milyarları aldılar, ne yaptılar? Sarayın beslemeleri; havaalanlarını, köprüleri, yolları dolarla yapanlar, gelirlerini dolarla garanti altına alanlar pandemide hangi fedakarlığı yaptı? Dövizi olanlar, dövizle borç verenler daha zengin oldular! Bir değil, aynı anda iki vurgunu yaptılar.
Devletin soyulmasına izin vermeyeceğiz. Kamu-Özel iş birliği illeti milleti iliklerine kadar sömürüyor. Memleket bu kadar sahipsiz mi? Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda ilk iş bunların tamamını kamulaştıracağız.
Türkiye yönetilmiyor!
Türkiye yolsuzluklar ülkesi oldu. Ticaret Bakanı ve kocası şirket kurmuşlar, dezenfektan üretiyorlar. Kime satıyorlar? Kendi Bakanlığına! Bu bakan niye sesini çıkarmıyor? Sözüm söz, burunlarından fitil fitil getireceğim!
Bu iktidar rantiye için çalışıyor. Kısa çalışma ödeneğini kaldırarak 1 milyon 139 bin kişiyi işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya getirenler, bankalarda 1 milyon liranın üzerinde mevduatı olan 283 bin kişi için faizden alınan stopajı sıfırladılar. Soygun düzenini teşvik eden bu iktidar; halk için, vatandaş için, işçi için, emekli için değil RANTİYE için çalışıyor.
Bu rakamları her yerde anlatın. Mevduat hesaplarına uygulanan stopaj oranlarında indirime gidildi. 6 aya kadar olan vadeli hesaplarda yüzde 15 olan oran yüzde 5’e, 12 aya kadar olan vadeli hesaplarda yüzde 12 olan oran yüzde 3’e, 12 aydan uzun vadeli hesaplarda yüzde 10 olan oran yüzde 0’a düşürüldü.
