İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sedat Peker’in iddialarıyla ilgili Habertürk’te gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Habertürk TV’de Kübra Par’ın moderatörlüğünde Merdan Yanardağ, İsmail Saymaz, Veysi Ateş ve Mehmet Akif Ersoy’un sorularını cevapladı.
Soylu, Ahmet Davutoğlu’nun MYK üyelerinin odalarını dinlettiğinden ve Sedat Peker’in tecavüz suçlamasıyla karakola götürülüp sonrasında dosyasının kapatıldığından bahsetti.
Soylu’nun açıklamasından satır başları şöyle:
“Çocukluğumdan itibaren siyasetin içindeyim. 1980 darbesinde 11 yaşlarındaydım ama gördüm, öncesini de gördüm. Gaziosmanpaşa’da bir evimiz vardı. Babam Adalet Partisi’nde siyasetçiydi. Eve çıkarken bodrum katını ‘bomba var mı’ diye kontrol ederek başlardık. Sokağımızın başında bir kişiyi taradıklarını gördük. Siyaset ve demokrasi bize; Yunus’un ifade ettiği gibi, değerlerimizin bize öğrettiği gibi; Ya göründüğün gibi ol ya göründüğün gibi ol.
-Bizim neslimizin bizden sonraki nesillere bir borcu var, artık hiçbir şeyi, ne yaşadıklarımızı onlara aksettirmeden gelecek nesillerimize huzurlu bir Türkiye bırakabilmek.
-Organize suç örgütü liderinin bu iddialarının ve iftiralarının hepsi saçmalıktır. “Bunların muhatabı değiliz ve doğru bulmuyoruz” diyerek kenarda durabilirdik. Dikkat ederseniz iki videoda benimle ilgili bir şey yoktu ben kendim devreye girdim. Hepimiz eski Türkiye’yi biliyoruz. Bir siyasal katastrasyon gördüm. Bir tasarı bir kirli plan.
-Devleti hedef alıyor. Bir vesayetin sözcülüğünü yapıyor.
-Yıl 2015. Başbakan Ahmet Davutoğlu, 7 Haziran seçimleri önce MKYK toplantısında bir değerlendirme yapabilirken. “HDP’yle anayasa yapabiliriz” diye bir cümle çıktı ağzından.
-Seçim geçti, AKP tek başına iktidarı elde edemedi. Hatırlıyorum ilk MKYK toplantısında bugün DEVA Partisi’nin başkanı Ali Babacan şunları söyledi: Hiç bunlara bakmamalıyız, ekonomiyi ayakta tutmalıyız. Dedim ki bizim sorumluluğumuz bugün bu değil. Bizim sorumluluğumuz demokrasiyi ayakta tutmak.
-Tartışmalar o kadar çok şiddetli oluyordu ki. Bir ara Sayın Davutoğlu’nun dengesi kayboldu, “Odalarınızda ne konuşuyorsunuz, dinletip biliyorum” demişti. 7 Haziran 2015-1 Kasım 2015 arasındaki süreci anlatıyorum.
-(Soylu “Davutoğlu, ‘Odalarınızı dinletiyorum’ dedi” iddiasını düzeltti) Ben partinin teşkilat başkanıydım. ‘Hepinizin odalarında neler konuştuğunu tek tek biliyorum’ diyordu MYK üyelerine söyledi bunu. Koalisyon tartışmaları yaşandığı zamanlar. ‘Hepinizin neler söylediğinizi biliyorum’ dedi. Biz donduk, arkadaşlarımızla birbirimize baktık. Bunun Türkçe ne anlama geldiği apaçık ortada. Daha sonra çeşitli dedikodular çıktı, fiziki takibin yapıldığı yönünde ama karineye ulaşamadık.
-Sonra Cumhurbaşkanı ile Külliye’de bir araya geldik. CHP ile koalisyon hazırlığı var, gidişat bu dedim. Sen ne düşünüyorsun diye sordu. Ben bunun çok yanlış olacağını düşünüyorum dedi, haklısınız dedi. Bu mücadele 1 Kasım seçimlerinden sonra da devam etti. Davutoğlu’nun düşünce kuruluşuna HDP’nin bugün eş başkanı olan Mithat Sancar geldi. Burada Apo içeriden çıkacak, Kuzey Suriye’de bir devlet kurulacak, Türkiye’de özerk bir anayasa yapılacak denildi.
Süleyman Soylu: Hedef ben değilim, Türkiye
-Burada Türkiye’nin üzerine getirilmeye çalışılan tam da bu, Türkiye’ye operasyon. Hedef Türkiye. Basit bir operasyon var. Türkiye kimi zaman ekonomik, terör saldırılarına maruz kaldı.
-Erhan Tuncel ile Sedat Peker’i kim bir araya getirdi? Sedat Peker’e Erhan Tuncel’i kim emanet eder? Hangi sistem emanet eder? (Özel Harp Dairesi’ni işaret etti)
-Sedat Peker tecavüzden dolayı karakola götürülüyor, orada her şey kapatılıyor, bırakılıyor. Bunu yeni öğrendim.
İsmail Saymaz: Peker Rize’de miting yaptı, Erdoğan fotoğrafıyla. AKP’den kimse itiraz etmedi, iftara davet etti. AKP’ye yakın kanallardan itibar gördü. Mafya olduğu bilinmiyor muydu, 2018’e, 2019’a kadar
-Genellemek çok yanlış olur.
10 bin dolar alan milletvekili kim?
Ben İçişleri Bakanıyım. Ötesi daha var. Biraz daha ötesi var. Ben yargıya başvurdum değil mi? Yargı beni çağıracak. Ben şunları söyleyeceğim. ‘Bu suç örgütü lideri dosyası, Bursa’daki şu olayda, siz hazırladınız, bunun 9+9, kişi tutuklandı. Bu dosya niçin ayrıldı? Niçin yakalama çıkarmadınız?’ Ankara’da bunu söyleyeceğim.
İstanbul’da 2018’de başlayan soruşturma emniyetten 2019 galiba Kasım ayında, suç örgütü ele başısı yurt dışına çıktı. Emniyet’ten dosya fezlekeyle adliyeye gitti. Adliyeden üç gün sonra yurt dışına çıktı. O tarihten, bundan 3 ay öncesine kadar İstanbul Emniyet Müdürü ‘bu dosyayı ne yapacağız’ dediği zaman ‘gereğini yerine getirin’ dedim. İşlem niçin yapılmadı? Bunun sorumlusu ben değilim. Ben bu meselenin nasıl olduğunu, hukuki izahatını isteyeceğim.
Süleyman Soylu’dan Mehmet Ağar’a marina çağrısı
Sayın Ağar meselesine gelelim. 1995’te DYP ilçe başkanıydım. Şunu da söyleyeyim; sayın Çiller’in aslında desteklediğini söylediği ilçe başkanına karşı kongre kazandım. 32 mahalle kongresinin 31’ine girdim, birini kaybettim, birinde kavga çıktı, 30’unu kazandık. 400 oyun 300’ünü alarak ilçe başkanı seçildim.
Sayın Ağar o zaman zannediyorum milletvekiliydi. Bizim sayın Çiller’le Ağar’ın karşı karşıya kaldığı pozisyon o tarihten itibaren hemen hemen başladı. O Susurluk meseleleri. Akşener bugün söylüyor ya. Kendisine şunu söylüyorum; benimle ilgili karanlık, mafya, bir tek şey söylesin hayatımdan vazgeçerim. Her gün için geçerli. Bugün için de geçerli.
Ben 2002’den 2007’ye kadar, sayın Ağar’a ben muhalefet ettim. Bir devlet bürokratının, bir sivil siyasi partide aktif pozisyonda yer almasına karşıyım. Ben sivil siyasetin tarafıyım ve karşıyım. Bu mücadeleyi bunun için gerçekleştirdik. Rahmetli Kozakçıoğlu ve Necdet Menzir’e de karşıydım. Çok net söylüyorum. Demokrasi ve sivil siyasetin buna müsaade etmeyeceğini söyledim. İnsanların kişiliğine karşı değilim.
Korkut Eken gibi tiplerin, geçmişte yaptıkları görevlerden dolayı, Cevdat Öneş, Mehmet Eymür gibi tiplerin bugün hala söz söylemelerinin devlet adabıyla uyuşmadığına inanan bir insanım. Devlet bana bir sır emanet etmiş.
Eğer ben hukukun dışında bir iş yapmışsam, yaptığım işin peşine takılmam. Eski abilerimizin bizi bir şeyin önüne atıp, devletin savcılarını göreve davet etmesine katılmıyorum.
Sayın Ağar’ın marinada görev alması doğru mu? Zinhar doğru değil. 48 saat içinde ben olsam ayrılırım. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. Bu tip insanlar bir yerde bulunduğu zaman bunları bu meselenin üzerinden yormak kolaydır. Benim bir sigorta şirketim var. Benim hayatta sevdiğim işlerden bir tanesi. Küçük bir odam var. O yazıcının sigorta poliçesini kesmesi hoşuma gider. Çoluk çocuğumla namusumla para kazanıyorum.
Soylu, Hakan Fidan’ın milletvekili olmasına karşı
MİT Müsteşar Yardımcılığı yapan insanların konuşmalarının devlet adabına aykırı olduğunu söylüyorum. Devlette bir dönem hizmet eden insanların organize suç örgütlerinde iş takibi yapmalarının yanlış olduğunu söylüyorum, ben de müsaade etmiyorum zaten, bu kadar basit. Hukuk bana ne diyorsa hukukun gereğini yerine getirmekle mükellefim.”